Emre ERGÜL
Yaşadığımız çağ, malum, iklim değişikliği çağı… İşte bu noktada nükleer enerjinin sağladığı faydalar giderek daha değerli hale geliyor. Nükleer fizyonun hiçbir sera gazı emisyonu yaratmaması, bu enerji modeline yönelişi tetikliyor.
Yakın bir zamanda aralarında ABD’nin de olduğu 22 ülke, BM İklim Değişikliği Konferansı’nda nükleer enerji kapasitelerini 2050’ye kadar üç katına çıkaracak bir anlaşma imzaladı. İşte bu imza, 2023 yılının ortasından bu yana yükselişte olan uranyumu uçurdu. Uranyum fiyatları bu ay 2007’deki seviyelere ulaşarak, 106 doları gördü.
Uranyumla ilgili hisseler de “uranyum patlaması”ndan alev aldı. Kanadalı dev Cameco’nun (CCJ) hisseleri yüzde 83 oranında değer kazandı. Londra borsasında işlem gören Kazatomprom son 6 ayda yüzde 60’ın üzerinde artış kaydetti. ABD merkezli Enerji Yakıtlarının (UUUU) payları aynı dönemde yaklaşık yüzde 25 arttı. Madison Metals’in Yönetim Kurulu Başkanı ve CEO’su Duane Parnham, uranyumun değerini Yahoo Finance’e verdiği demeçte öyle anlattı: “Nükleer enerji artık temel gücü sağlamanın yeni ve moda yolu.
Bunun farkına varıldı. Uranyum herkesin bildiği bir marka isim haline geldi.” Nükleer santrallerin temel yakıtı olan uranyuma olan talebin önümüzdeki yıllarda artacağını söyleyen bir diğer isim de Thor Energy’nin (THORF) Genel Müdürü Nicole Galloway Warland: “Net sıfır karbon hedeflerine ulaşmanın nükleer enerjiden başka yolu yok. Bu uranyum nereden gelecek?
Etrafta dolaşacak kadar malzeme yok. Arz açığı var.” İşte bu noktada şu soru gündeme geliyor: “22 ülke imza attı da yeterli uranyum var mı?” Bu ayın başlarında, dünyanın en büyük uranyum madencisi Kazatomprom (KAP.IL), maden inşaatındaki gecikmeler ve uranyum üretimi için gerekli sülfürik asit eksikliği nedeniyle önümüzdeki iki yıl içinde üretim hedeflerine ulaşamayacağı konusunda uyarıda bulundu.
Dünyanın en büyük ikinci uranyum üreticisi Cameco’nun finans sorumlusu Grant Isaac da Financial Times’a verdiği demeçte, “Enerji güvenliğine odaklanmanız ile temiz enerjiye odaklanmanız çarpışıyor” dedi ve ekledi: “40 dolara uranyum satın almanın günleri artık bitti – ve muhtemelen 50 ya da 60 dolara da. Yeni malzemelere ihtiyacımız olacak.”
Küresel enerji sitesi Oilprice. com da 2025’te uranyum fiyatlarının 200 doları göreceğini öngörürken; Energy Fuels’den Said Curtis şunları söyledi: “Fiyatlar hızla yükseldi, ancak fiyat artışları gerçek piyasa temellerine dayandığı için bunun bir balon olduğunu düşünmüyoruz. Muhtemelen dünya çapındaki büyük madenler üretime geçene kadar birkaç yıl boyunca devam edecek olan yüksek uranyum fiyatlarının artacağı çok yıllık bir dönemin başlangıcındayız.”
Yeni uranyum madenlerinin oluşması 5-15 yıl sürebilir
Ukrayna Savaşı öncesi uranyumun büyük kısmını Rusya’dan alan, savaştan sonra Kazakistan’dan sonra dünyanın ikinci büyük uranyum üretici olan komşu ülke Kanada’ya yaklaşan ABD de kendi maden ağın genişletmek için atağa geçti. Kaybedilen yılları Energy Fuels’in Pazarlamadan Sorumlu Kıdemli Başkan Yardımcısı Curtis Moore şöyle özetliyor: “ABD’nin geniş yer altı uranyum kaynakları ve oldukça fazla atıl işleme kapasitesi var.
Ancak nükleer tesislerin Rusya ve Kazakistan gibi yerlerden daha ucuz uranyum satın alması nedeniyle son birkaç on yılda endüstrimizin ve altyapımızın körelmesine izin verdik.” ABD kolları sıvasa da Thor Energy’den Galloway Warland, bunun zaman alacağını söylüyor: “Yeni uranyum madenlerinin oluşturulması, izinler de dahil olmak üzere, baştan sona 5 ila 15 yıl sürebilir.”