* Fehmi Koru
Siyasi hayatta her parti, vatandaşın hiç değilse bir bölümünün beklentilerine cevap vermek amacıyla kurulur, bunun gereğini yerine getirdiği sürece yoluna devam eder.
Bunu en iyi yerine getiren ve beklentilere en fazla cevap veren parti/ler iktidar olmaya da hak kazanır.
İktidar biraz da şans işidir.
Bu yazı İYİ Parti’nin bugün başlayacak kongresi vesilesiyle yazılıyor; konusu İYİ Parti ama ‘şans’ ile neyi kast ettiğimi önce AK Parti örneği ile açıklayayım.
AK Parti kurulduktan kısa süre sonra yapılan seçimle iktidara geldi.
O seçimin öncesinde parçalı bir koalisyon ve ekonomik kriz vardı, üstelik yüzde 10 barajı bulunan ülkede her eğilimden oy toplayabilecek popülist bir yeni parti -Genç Parti- dengeleri zorlamaya adaydı.
İktidarını bu özel durumlara borçlu AK Parti. CHP dışındaki bütün partiler baraja takılınca, aldığı yalnızca yüzde 34.3 oyla tek başına iktidar olabildi.
Şans işte.
Türkiye siyasi hayatının köklü değişimler yaşadığı bir başka dönemde kurulan İYİ Parti de, kullanabilseydi, ‘şanslı’ olabilecekti.
Merkez sağın oylarına talip olarak kuruldu İYİ Parti.
İktidardaki AK Parti halkın tepkisini çeken bir yola girmekteydi ve 2015 yılında yapılan iki seçimin ilkinde Meclis çoğunluğunu kaybetmişti. Ertesi yıl bir darbe girişimine maruz kaldı siyasi sistem ve o olay AK Parti’nin vücut kimyasını da etkiledi. MHP anlaşılmayan bir hamleyle AK Parti’ye yaklaşıp birlikte sistem değişikliği yolunu açtı.
Bütün bunlar İYİ Parti için kullanılabilir bir şans aralığı teşkil etmekteydi.
CHP de, iktidarın seçime girmesinin önüne set çekmeye çalıştığı İYİ Parti’ye ödünç milletvekili vererek, ona yeni bir şans kapısı araladı.
Genel başkan Meral Akşener şansları elinin tersiyle geri çevirmeseydi…
Muhalefet ortak bir çatı adayla cumhurbaşkanlığını AK Parti’nin elinden alma girişimini başlatmışken, önceleri o çabanın içerisinde yer alan Akşener, Bir anda “Ben seçilebilirim” diyerek adaylığını ilan etti.
Hem kendi gülünç sayılabilecek bir oyla -yüzde 7.29- hüsrana uğradı, hem de partisi kamuoyu yoklamalarında en az bir misli güçte görünürken yüzde 10’un altında -yüzde 9.96- oy alabildi.
[Millet İttifakı içerisinde bulunmasaydı, yüzde 10 barajına takılacağı için hiç milletvekili çıkaramayacaktı İYİ Parti. İttifak sayesinde Meclis’te 43 milletvekili ile temsil edildi.]
“Şansı elinin tersiyle geri çevirmek” derken bunu kast ediyorum.
Daha yakın bir tarihte -14 Mayıs 2023’te- yaşandığı için belleklerde taze olan en son genel seçim ile cumhurbaşkanlığı seçiminde, yine Meral Akşener’in tavrıyla, sadece İYİ Parti’nin değil Millet İttifakı’nın da şansı zedelendi. Cumhurbaşkanı yeniden Tayyip Erdoğan seçilebildi, Cumhur İttifakı da AK Parti’nin bir beş yıl daha iktidarda kalmasını sağladı.
Meral Akşener’in partisinin kendi kendini düşürdüğü şanssızlık AK Parti’nin -ve ortağı MHP’nin- şansı oldu.
Girdiği ilk genel ve cumhurbaşkanlığı seçimlerinde -2018- partisinin beklenenden çok uzak performansının sorumluluğunu üstlenen Meral Akşener, seçimli olağanüstü kurultay öncesinde aday olmayacağını açıklamıştı. Kurultay günü, delegelerin kendisinin partinin başında kalmasını arzu ettiği gerekçesiyle, yeniden aday oldu ama.
Bugün yapılacak kurultayda yine aday olmayacağını duyurdu Meral Akşener.
Kurultay’a en az üç başkan adayıyla gidiliyor: Müsavat Dervişoğlu, Koray Aydın ve Mehmet Tolga Akalın…
Kurucusu Meral Akşener’in 2018’deki ayrılır gibi yapıp ayrılmama hareketini tekrarlaması da mümkün.
Her aday ciddi bir yarışa hazır görünüyor.
İYİ Parti kamuoyu ile İYİ Parti seçmeni üzerinde yapılan bir anketten Akalın’ın diğerlerinden fazla ilgi gördüğü sonucu alınıyor.
Adaylardan hangisi kazanırsa kazansın şansını büyük çapta kaybetmiş bir partiyi devralacak.
Bakalım İYİ Parti o kısır döngüyü tersine çevirebilecek mi?
Bu yazı fehmikoru.com sitesinden aynen alınmıştır…